7 Ekim 2013 Pazartesi

Oğluma Mektup

Sevgili oğlum,

Neden uyumuyorsun? Daha doğrusu, sen bir şekilde uyuyorsun da, neden anneni uyutmuyorsun? Yazık değil mi ona, o da bir can. Hem o senin annen. Senin için daima en iyisini isteyen ve bunun için en çok çabalayan... Biraz kıymet bil. Anneyi bol keseden harcama; bir düşün, ileride de lazım olacak bu kadın sana. Uzun lafın kısası, onu şimdiden tüketme.

Annen bu güne kadar hep, "biraz daha büyüyünce uykusu da kendiliğinden düzelir", diye bekledi. Hayallendi işte kadıncağız. Onun umutlarını boşa çıkarma, hayallerini yıkma. Biraz düşünceli ol. Kendinden başkasını da bir düşün.

Annen ki, oğlunun uyku düzeni otursun diye o kadar fedakarlık yaptı, ki hala yapıyor, insan bari bunların kıymetini bilir. Yapılmadık ne bıraktı sana annen? Her akşam ılık banyolara mı sokmadı, her akşam Mozart'ın baby versiyonunu mu dinletmedi (ki artık öyle koşullanmış ki, duyduğu anda esnemeye başlıyor), Peppe'ye süt mü içirmedi, daha neler neler... Her akşam bir seremoni, her akşam bir tiyatro... Sırf sen şu gece olayını bi anla da, deliksiz bi uyu inşallah, diye... Peh...

Hem artık sen büyüdün, çocuk değilsin. Şunun şurasında 14 aylık koca bi dana oldun. Biraz yetişkin gibi davran. Daha önce hiç aklına gelmedi sanırım ama, biz yetişkinlerin de uykuya ihtiyaçları var. Hem de en az 6 saat; üstelik deliksiz. Şaşırdın değil mi? Şaşırma, biraz da etrafında olup bitenlerin farkında ol; bu kadar kendine dönük yaşama.

Sonra... Sanki artık süte ihtiyacın var... İçeceğinden de değil; çok buldun Peppe'ye içiriyorsun. Seninkisi dudak tiryakiliği oğlum. Bırak bu işleri... Maddesel de olsa, fiziksel de olsa, bağımlılığın her türlüsü kötü. Her seferinde memeye tamah etme. Biraz iradeli ol. O olmadan da uyuyabilirsin. Bak, o kadar insan nasıl uyuyor?

Bir de geceleri sürekli bebefondan seni dinliyoruz; sürekli bir gelin de birlikte muhabbet edelim çağrısı... Hayatımızda artık telefonun yerini bebefon aldı oğlum; bebefonu telefondan daha sık kullanır olduk yeminlen... 

Uyuduktan sonra sürekli seslenip bizi kontrol etmene de lüzum yok. Biz seni bırakıp bir yere gitmiyoruz ki oğlum. Bütün bebeleri çağırıp evde parti verdiğimiz falan da yok. Aklın kalmasın  yani bizde. İki çift muhabbet edeceğiz babanla, onu da çok görüyorsun. Bu yaşta daha, hep bana, hep bana...

Son olarak... Gece uyandığında illa ki anneyi istemeler falan.. yakışmıyor sana. Tamam, başından beri bu konuda ben de sana hak veriyor ve tekrar alıştığın kucakta uyutulmanın cümlemiz için daha hayırlı olacağını düşünüyordum. Fakat insanlar değişirmiş oğlum; ben de değiştim. Baban uyutsa ne olur yani, hem belki seversin sen de, bi dene. Bu kadar peşin hükümlü olma. Ayrıca dediğim olacak diye bağırıp çağırmana, baban çok alınıyor haberin olsun. Adamcağız çok içerliyor bu duruma...

Canım oğlum... Bu mektubumdan sonra beni daha iyi anlayacağını düşünüyorum. Seni seviyor ve sana huzurlu, tatlı rüyalı, mis kokulu, derin ve deliksiz uykular diliyorum.

Annen Oya
 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder